Baklavayı Neden Bu Kadar Çok Seviyoruz?

Yiyeceklerin kalitesini değerlendirirken “duyusal analiz” denen bir yöntem uygulanır. Yöntemin amacı bir yiyeceğin görüntüsü (renk, boyut ve şekil), dokusu (çıtırlığı, yumuşaklığı, kıvamı), tadı ve kokusunu değerlendirerek tüketiciler için ideal kalitede ürünler ortaya çıkarmaktır.

Bir yiyeceğin duyusal karakteristiği yani görme, dokunma, tatma, koklama ve işitme duyularının tamamına hitap etmesi, kalitesini belirlerken aynı zamanda tüketicinin o yiyecekten alacağı hazzın seviyesini artırır.

Örneğin baklava ile ilgili yapılacak bir duyusal analizde aşağıdaki unsurlar aranır:

GÖRME: Baklava altın sarısı olmalı, diri görünmeli ve parıldamalıdır.

DOKUNMA: Baklava dokunduğunuzda değil ağızda dağılmalıdır.

İŞİTME: Yufkası ince ve iyi pişmiş olmalı, çatalı batırdığınızda bir hışırtı duyulmalıdır.

KOKLAMA: Sadeyağ ve fıstık (ya da ceviz) kokusu gelmelidir.

TATMA: Şekeri tam kararında olmalı, iç baymamalıdır.

Güllüoğlu Ömer Güllü ustalarının marifetli ellerinden çıkan bir baklava ilk önce rengi ve şekliyle sizi kendisine çeker, çatala alıp ağzınıza götürürken kokusunu duyarsınız, nefis taze yağ, fıstık ya da ceviz… Ardından üstteki hamuru ısırırken bir hışırtı sesi gelir kulağınıza, mis gibi kızarmış ince yufkanın şerbetle buluşmasıyla oluşan dokudur bu. Biraz daha ısırdığınızda sade yağ ve şerbeti emmiş yufka katmanlarının yumuşaklığı çıkar karşınıza ve sonra fıstık ya da ceviz tanelerini hissedersiniz, en alta ise biraz daha kıtır bir tabana ulaşırsınız.

Güllüoğlu Ömer Güllü baklavasını bir kez tatmışsanız tarif ettiğimiz duyusal deneyimleri yaşamış olmalısınız ve “Baklavayı neden bu kadar çok seviyoruz?” sorusunu yanıtlamak sizin için kolaydır; çünkü Ömer Güllü baklavaları tüm duyularımıza hitap ederek bize unutulmaz bir haz verir